28 Mayıs 2010 Cuma

BENİM ADIM ORMAN ÜZERİNE


Baştan belirteyim, Şebnem Ferah en sevdiğim şarkıcılardan biridir. Ozan Tügen’in müzisyenliğini çok beğenirim ve Aykan İlkan’ın da tarzına bayılırım. Ayrıca Şebnem’i, Ozan’ı ve Buket’i yakından tanırım. Eleştirimi okurken bunları unutmayın J.

Şebnem Ferah, son albümü "Benim Adım Orman"ı, 4,5 yıllık bir aradan sonra, Aralık 2009'da çıkardı.

Albümü dinlerken aklıma gelen ilk şey: "Bu albümde neden canlı davul kullanmamışlar ki?" Ama sonradan içindeki kitapçığa baktığımda, her zamanki gibi Aykan İlkan’ın davulları bizzat çaldığını öğreniyorum! E, peki neden suni ve sadece orta tonların hakim olduğu bir davul kaydı yapılmış? Bir de "ghost note" dediğimiz vuruşların hemen hemen hiç olmaması , davulu bir bilgisayar programından çok farklı kılmamış. Bu nedenlerle davul sound’unu beğenmedim.

Dahası, “Benim Adım Orman” şarkısındaki davul kompozisyonu nasıl bir anlayıştır? Böyle bir şarkıya bu kadar kalabalık bir ritm kompozisyonu bence hiç yakışmamış. “Yalnız” şarkısındaki o güzelim blues ruhu da hiç yakalanamamış ya da göz ardı edilmiş. Hiç bir ağırlığı yok; swing/groove ve nüanstan da yoksun.

Zaten albümde genel olarak bir sunilik var. Şarkılardaki inişler çıkışlar (nüans) minimumda. Daha önceki albümlerde gitarlar hem sound hem çalınım olarak çok daha iyiydi; Metin'in iyi bir gitarcı olduğunu hepimiz biliyoruz halbuki.

Şebo'un da şarkı söylemesi son zamanlarda çok değişti. O da nüanslarını yok etmiş, o şahane yumuşak geçişlerini unutmuş gibi. Bir de anlayamadığım şey, neden "E"leri "A"ları o kadar açarak söylüyor ve neden sürekli bağırıyor?

Sonuçta albümde sunilik, zorlama, ruhsuzluk ve kendini tekrar hakim. Sound konusunda da bence yanlış bir Rock soundu. Besteler güzel, ama bence albümü diğer özelliklerinden sıyıramıyor.

25 Mart 2010 Perşembe

Ders Gibi İzlenecek Video: Jeff Beck Live at Ronnie Scott's


Bu DVD hakkında çok şey söylemeye gerek yok. Hiç düşünmeden alın ve seyredin.

Hem teknik hem müzikal anlamda türler arası ve
zirvede dolaşan gitar (Jeff Beck), davul (Vinnie Colaiuta), tuşlu çalgılar (Jason Rebello) dinlemek istiyorsanız bu DVD muhteşem bir örnek. Ayrıca 22 yaşında (şimdi 24) bir basçı var ki... Tekniğinden hiç bahsetmeyeceğim, ama daha bu yaşta Blues-"Goodbye Pork Pie Hat/Brush With The Blues" ve Reggae-"Behind The Veil" nasıl hissedebiliyorsun be çocuğum?! Tal Wilkenfeld'e helal olsun diyorum, başka bir şey diyemiyorum.

Son birşey: "Couse We've Ended As Lovers" parçasında Tal Wilkenfeld'in bir bas solosu var.
Solonun nasıl olduğu hiç önemli değil ama Jeff Beck başta olmak üzere, tüm müzisyenlerin onu nasıl onore ettiklerine dikkat edin. En azından boğazınız düğümlenir bence. (Ben direkt ağladım da).

Not: Bu DVD'yi keşfetmemde bana önayak olan arkadaşım Faruk Eczacıbaşı'na çok teşekkür ederim.

Drum & Bass Magazine üzerine...


Eminim birçok müzisyen ve müzikle yakından ilgilenenler biliyordur (bilmeyenler de öğrenmiş olurlar), "Drum & Bass Magazine" adlı bir dergi geçenlerde 3. sayısını çıkardı. Her zaman destekçi bir müzisyen olarak derginin üç sayısını da aldım, inceledim.

Bu, Türkiye'de şimdiye kadar müzik hakkında yapılmış en iyi dergi kanımca. Bunu içerik olarak söylüyorum tabi. "Piyasa" diye adlandırdığımız, pop, fantazi gibi müziklerin dışında kalan, belki "idealist müzik" diyebileceğimiz tarzların çerçevesi içinde oluşturulmuş bir dergi bu. Kapak tasarımı, renk ayrımları, sayfa yapısı vb. konularında bir fikir yürütmem bir müzisyen olarak doğru olmaz diye düşünüyorum. Sadece bir okuyucu olarak kapak da, sayfalar da, sayfa düzeni de beni rahatsız etmedi.

Sadece müzik değil, yeni mekanlar, yeni çıkmış enstürman veya teknolojik aletler ve canlı müzik haberleri konusunda da yardımcı olan bir dergi. Yeni nesil müzisyenleri düşünüyorum da, ne kadar şanslılar. Bizim zamanımızda bırakın dergiyi, tek yapraklı bir el ilanı bile yoktu! (Bizden önceki nesil böyle söyledikleri zaman çok kızardık, hadi bakalım buyrun, şimdi ben söylüyorum. Yaşlandım mı ne?)

Fakat bir eleştirim olacak, ki zaten bu yazıyı yazmamın gerçek sebebi de bu.
Dergiyi aldığınız zaman ilk gördüğünüz şey ismi: "Drum & Bass Magazine". Yani davul ve bas ile alkalı her türlü bilgiyi kapsayan bir dergi diye düşünürsünüz değil mi? Ama öyle değil işte. Dergi kapak dahil 100 sayfadan oluşuyor. 3 dergi 300 sayfa eder. 1. sayıdaki Aykan İlkan'ın bir sayfalık yazısı, 2. sayıdaki dört sayfalık "Heavy Metal ve Türevleri", 3. sayıda yine Aykan İlkan'ın bir sayfalık yazısı ve dörtbuçuk sayfalık Nicko McBrain yazısı dışında hemen herşey jazz ve türevleri hakkında. "İdealist Müzik" "Gerçek Müzik" anlayışınız bu kadar mıdır arkadaşlar? Rock (ve türevlerinin) yavaş adımlarla da olsa büyüdüğünü ve yayıldığını ne zaman anlayacaksınız ve kabulleneceksiniz merak ediyorum? "Biz asla Rock'a karşı değiliz ve bu dergiyi de o düşünceyle çıkarmıyoruz zaten" dediğinizi duyar gibiyim. Ama, müzik hakkındaki düşünceleriniz neyse, yaptığınız işe mutlaka yansır. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz değil mi?

O halde, derginin adını şöyle değiştirmekte bir sakınca olmaz:
"Drum & Bass Magazine - Jazz Davulcularının ve Basçılarının Dergisi."